GAP Yazısı

10.08.2008 tarihinde yazılmıştır

Selam olsun!

6 gün boyunca GAP bölgesini gezdim.

Öncelikle şunu söylemeliyim beklediğimden çok daha farklıydı. Bundan 10 sene öncede bu diyarlara gelmiştim. 15 gün boyunca bölgenin yeşillendirilmesiyle ilgili üniversiteler arası bir kampa katılmıştım. O bakımdan bölgeyle ilgili az çok fikir sahibiydim ancak en son gördüğüm tablo 10 sene öncesine göre gerçekten çok farklıydı, çok daha gelişmiş modern bir Güneydoğu Anadolu. GAP projesiyle birlikte toprakları suya kavuşmuş, 15-20 sene öncesinde kuraklıktan çatlayan verimli Mezopotamya toprakları kendine gelmiş ve insanoğlu daha onu doğru düzgün ekip biçmeden o yeşil bir manzara doğurmuş bile. Verim fışkırıyor topraklardan ki henüz GAP projesinin gerçekleştirilme oranı %50 civarıymış. Elektrik enerjisi kapsamında projenin %75’i gerçekleştirilmiş. Şu an çalışmaların büyük bölümü en ücra köşesindeki tarlalara bile ulaşacak sulama kanalları inşa etme üzerine.  Gittiğim en doğu uç BATMAN’dı… ne Robin’i gördüm ne de Joker’i ama ona rağmen Gotthom City’i aratmadı bizlere.  Orası dahi Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesinde ki bir çok ilden daha fazla gelişmiş durumdaydı.

En az gelişmiş bulduğum şehir Adıyaman olmasına rağmen, 10 sene önceki Adıyaman’la karşılaştırınca orası bile oldukça büyümüş. Petrol var, uranyum var, su var, verimli topraklar var. Fırat ve Dicle’den 1 yılda akan toplam 50 milyar metreküp su Türkiye’ nin 15-20 senelik su ihtiyacını karşılıyor. İki suyunda kaynakları bizde, başta Atatürk barajı ve diğer barajlarla birlikte suyun kontrolünü elimize almışız. Daha başka barajlarda halen yapılmakta. Atatürk barajının patlaması durumunda 6 saat içerisinde Suriye’ nin bir çok bölgesini hayati derecede sel basacağı bilgisini edindim. İnanılmaz bir potansiyel. Bu arada Atatürk Barajı ile ilgili teknik bir bilgi vereyim. Barajın üst genişliği 30 metre, tabanda ise genişlik 1km’yi buluyor. Devasa bir yapı. Ağzım açık seyrettim. Yollar yapılmış her yere. 10 sene önce o yollarda trafiğe çıkmak meseleydi, hem yollar bozuktu hemde insanlar nasıl araba kullanılır, trafik kuralları nedir onu bile bilmiyordu. Gidiş geliş yolda size ait olan şeritte rahatlıkla karşıdan gelen bir araba görebiliyordunuz. Şimdi ise her yer duble yol ve otoban. Hala yol çalışmaları devam ediyor.

Bölge ayrıca tarımsal anlamda 10 adet Türkiye’ yi yüz yıllar boyunca besleyebilecek kapasitede neredeyse. Topraklar öylesine verimli ki bir yılda 3 kere hasat kaldırılabiliyor. Suriye sınırında ki mayınlı bölge, yapılacak mayın temizleme çalışmalarının ardından organik tarım için biçilmiş kaftan. Hektarlarca alan bu temizliği bekliyor tarıma açılmak için. GAP projesinin maliyeti 36 milyar dolar, yaklaşık 18-19 milyar doları bitirilmiş. Projenin 2012’de tamamlanması bekleniyor ve bitince bölgenin su gitmemiş bir karış toprağı kalmayacak. Yağmurdan hava şartlarından bağımsız verim fışkıran topraklar. Amik Ovası’nın İsviçre’ nin yemyeşil dağlarından hiçbir farkı yoktu.

Başka bir konu binlerce yıldır sayısız medeniyetlere yapmış olduğu ev sahipliği, ve bundan dolayı günümüze kadar gelmiş, keşfedilmiş veya keşfedilememiş yüzlerce eser, medeniyet kalıntısı. Neredeyse nereyi eşelesen bir dünya harikası çıkıyor. Yerleri tespit edilmiş ama zaman ve para bulunamadığı için ortaya çıkartılamamış dünyalarca eser mevcut.

Tüm bunları görünce insan bölgede ki kavgayı çok daha iyi kavrıyor.

Gelelim yemeye içmeye;

Mardin; Kebap, keçi sütünden köpüklü yörük ayranı, içli köfte ve badem şekeri.
Urfa; Kebap, kaburga, sevenler için isot.
Antep; bilinen şeyler… ( fıstık, baklava, yuvalama, çiğ köfte)
Maraş; Yaşar pastanesinde dondurma, eşkili çorba,
Hatay; Lahmacun, künefe
Tarsus; Cezerye

Kanımca kesinlikle görülmesi gereken yerler;

Hasankeyf, Eski Mardin, Nemrut’ da güneşin batışı, Fırat Nehri, Atatürk Barajı.

Bonus: Fıratın yeşil rengi

Fırat suyunun öyle enteresan bir yeşil rengi var ki tarifi imkansız. Rengin güzelliğinin yanında esas ilginç olan yanı doyarak bakamıyor oluşun. İlk gördügün anda algılayabiliyorsun o yeşili, sonra geçip gidiyor, herhangi bir noktada yakalayamıyorsun, suda aynı yere sürekli bakınca göremiyorsun, kayboluyor… bir yerde yakalayıp doya doya seyretmek istiyorsun onu ama olmuyor. Sürekli kaçıyor, seninde sürekli kovalaman gerekiyor. Öyle oluncada akıldan çıkmıyor…