A Santa Lucia

Şehir – Milano

Mekan – A Santa Lucia

Konu – Aşağıda ki resimde bulunan muhteşem armut tatlısı

Yolunuz düşerse mutlaka uğrayıp bu harika tatlıyı denemenizi öneririm.

Venedik

İtalya’da bulunacağımız dört gününde yağmurlu olacağını bile bile gitmiştik aslında. Özelliklede Venedik’e giderken 100% emindik yağmur yağacağından. Ama Allah’ın sevgili kuluymuşuz, bir damla yağmur düşmediği gibi o kadar güzel ve güneşli bir hava vardı ki St. Lucia’ya vardığımızda. Ne olur ne olmaz, hava belki bozar diye hemen attık kendimizi gondola.

Akabinde başladık St. Lucia’dan St. Marco meydanına yürüyüşe. Daracık sokaklar ve mağazalar biraz Alaçatı’yı andırıyor. Fiyatlar ise St Lucia’dan St. Marco’ya doğru atılan her adımda şu şekilde artıyor.

Öğleye doğru tahmin edin ne oluyor? Evet, karnımız acıkıyor J Yol üzerinde Osteria Vilvaldi’ye denk geliyoruz. Dışarıdan küçük bir inceleme ve menüye göz gezdirdikten sonra giriyoruz içeri. Çok özel bir yer değil, ama Deniz Ürünleri Risotto güzel. Karides ve taze kum istiridyeleri bolca mevcut içerisinde. Tavsiye olunur eğer denk gelirseniz.

Yemek sonrası St. Marco’ya devam, tam gün batımında St. Marco’dayız.

Venedik’ten ayrılmadan evvel, fraklı garsonların, gümüş tepsilerle servis yaptığı St Marco meydanında ki en meşhur ve bir o kadarda tuzlu yerlerden birisi olan Florian’a ilişiyor gözümüz. Battı balık yan gider diyip giriyoruz içeri.

Como, Italy ( Albergo Bellavista & I Tigli A Lago)

Laglio (Como Gölüne) ulaşır ulaşmaz içimden dedim ki ‘Bu George Clooney’de işi biliyormuş arkadaş ;)’
Kendisinin Laglio kenarındaki evi için buradan yakınız.

Gerçekten görülmeye değer harika manzaralarla dolu, hayatınızı sakin ama dopdolu geçirebileceğiniz enfes bir yer Como. Fazla söze boğmak istemiyorum ve ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için sizi bir süre resimlerle baş başa bırakıyorum;

Funiküler ile Brunate’e çıkıyoruz, göl hemen ayaklarımızın altına seriliyor.  Tabi açık hava, bol oksijen, muhteşem manzara; insan acıkıyor. Funiküler istasyonundan çıkıp sola döndüğünüzde sizi karşılayan meydanın sonunda bir cafe-restoran gözümüze çarpıyor. İsmi Albergo Bellavista. Dışarıdan görünüş, sıradan, tenha ve fazlasıyla soru işaretleriyle dolu. Ama biliyoruz ki bu hissiyat İtalya’da ki birçok restoran için olumsuz bir his değil, hatta aksine muhteşem bir ziyafetin habercisi bile olabilir. Ve öylede oluyor. Ben ceviz ve porcini mantarlı Pappardelle ( Papparelle di castagne con funghi porcini) ısmarlıyorum. Olağanüstü, tereyağı, ev ve el yapımı Pappardelle’nin incecik hamuru kesinlikle muhteşem. Eğer yolunuz düşerse kesinlik tavsiye ediyorum. Fiyatı da civara göre uygun, tüm makarna çeşitleri 12 € ve hepsi çok güzel.

Aynı günün akşamı için Vedat Milor’un Akdeniz Lokanta ve Şarap Rehberi, İtalya kitabında ki Lombardia bölgesi için yaptığı tek tavsiye olan ‘İ Tigli A Lago Como’ deniz ürünleri restoranına yaptırdık rezervasyonumuzu. Bu restoranı uzun uzun anlatmak istemiyorum, zaten en güzel ayrıntısına kadar Milor yazmış. Sadece bende en fazla iz bırakan lezzetleri ve o akşam yaşadığım sıcak deneyimi biraz aktarmak istiyorum sizlere.

Öncelikle restoranın başköşesinde ki şömine sadece ortamı değil servis elemanlarının içinide ısıtmış. Sıcak ve güler yüzlü hepsi, içeri girmenizle birlikte esprilerde başlıyor havada uçuşmaya. İ tigli’de fiyatlar çok ucuz değil, adam başı 50 – 70 Euro seviyesinde. Şef bizlere bir tanesi 3 çeşit pişmiş deniz ürünlerinden oluşan diğeri de 4 çeşit pişmemiş deniz ürünlerinden oluşan iki menü alternatifi sunuyor. İkisinide sipariş ediyoruz.

Başlangıç olarak püre haline getirilmiş orkinos üzerine avokado soslu çok güzel bir sıcak puding geliyor. Arkasından üç çeşit balıktan, (somon, lagos ve levrekten) oluşan carpaccio. Kenarda ki deniz tuzu zerrecikleri ve wasabi sosuyla birlikte gecenin en güzel tabağı oluyor benim için.  Ana yemeğimiz ise deniz ürünleri tagliatelle üzerine iki adet enfes Langust. En çok beğendiğim yemekler bunlar oluyor. Arkasından tatlılara geçiş yapıyoruz. Geçiş yapıyoruz derken gerçekten geçiş yapıyoruz çünkü İ Tigli’de tatlılar içinde bir antre mevcut. Açıkçası tatlı için antre daha önce tecrübe etmediğim bir sunum tarzı olduğundan oldukça şaşırıyorum ve hoşuma gidiyor. Ama esas gelen antreyi tadınca beynimden vurulmuşa dönüyorum. Karamelli pudingin içerisine yerleştirilmiş zencefilli kurabiye. Ama lezzet, kıvam her şey tamda tatlı denilince beynimde beliren tatta bir lezzet.

Son olarak İ Tigli ile ilgili bir konuyu daha anlatmak istiyorum, kahvelerimizle birlikte İ Tigli’nin kendi yaptığı şekerlemelerden ikram ediyorlar. Bunların içerisinde beyaz çikolata ve limonlu bir şekerleme var. Öylesine derin ve sıra dışı bir lezzet bırakıyor ki damağınızda, sırf bu şekerleme için bile gidilir İ Tigli’ye.

Roma

pp

Read more of this post